top of page
GÜRLER GAYDAN

Haram zıkkım olsun!

Türkiye Barolar Birliği beni icraya vermiş. İstenilen ödemeyi yaptım. Şimdi de onlara bir çift lafım var!


Sulama Birliği avukatlığı yapıyorum. Birlik yılda bir kez toplu takip gönderir. Derler ki, “Biz çiftçimizi icraya vermeyiz. Müfettiş raporlarında tahsil edilemeyen alacaklar nedeni ile kamu zararına yol açtığımız ihtar edildiğinden mecburen icraya veriyoruz. Aman sakın direkt takip yapma. İhtar gönder, ödemeyenleri icraya ver. Takip kesinleşince de sakın haciz yapma. Traktör, mahsul, prim, destekleme haczi yapma,

bankalara yazı yazma. Bu göstermelik icradır. Kendiliğinden gelip ödeyenlerden tam avukatlık ücreti alma. Müfettişe gösterebilecek icra dosya numaramız olsun, tüm derdimiz bu.” Çiftçi dostu bu yaklaşımı bizler de saygı ile karşılarız.


Şimdi be hey muhataplar, sizin yaptığınız nedir? Stajyerken 3 bin TL kredi kullanmışım. 2011 torba yasasında bu 3 bin TL’yi ödeyip, faizi silmeniz konusunda faks çekmişim. O faks kaybolmuş ve kalan faize ayrıca faiz işleterek icraya vermişsiniz. Eyvallah… Ancak kendi bünyenizdeki avukatlara değil de, Ankara’daki bir piyasa avukatına vermişsiniz. Bak ona aklım ermedi. 16 bin tane takip, ortalama 500 TL vekâlet ücretinden 8 milyon TL garanti para eder. Bu arkadaşın ne özelliği vardı? Hitabet, liyakat, belagat, neleri becerdi de aldı bu kadar garanti takibi? Şayet böyle bir iş var deseniz, ben bile tası tarağı toplar Ankara’ya yerleşirdim! Çoğu meslektaşım da böyle düşünüyordur eminim. Ben 11 yıllık avukatım ve hiç 8 milyonum olmadı misal. SGK, şu, bu, devlet elinde olan kurumlar bile sözleşmeli avukat alacakken ilan ediyor ve her müracaat edenle göstermelik de olsa bir mülakat yapıyor. Sonrasında yandaş dolduruyor, o ayrı. Ancak en azından yapıyor bu nezaketi! Siz ne yaptınız? Neye göre bu kadar işi ve getiriyi servis ettiniz? Resmi başvuru ile sordum. Umarım kaybolup gitmez başvurum. Neyse, ne yaptıysanız yaptınız…


Şimdi gelelim kıymetliniz olan o hukuk bürosunun tavrına. Telefon açıp, “Yahu meslektaş! İcraya verirken hiç mi elin titremedi? Bak, 3 bin almışım, 3 bin ödemişim, kalmış geriye faiz. Belli ki bir yanlışlık var. Hadi ihtar göndermiyorsun, bir telefon açsaydın arkadaş. ‘Hepsini ödemişsin, az bir faiz kalmış, ne yapsak?’ diyemedin mi?” diye sordum. “Ne yapalım avukat bey, o kadar çok takip var ki hangi birini arayalım?” cevabını aldım. Haklı adamcık, yorulmuş. Neyse birlik üyeleri vs. gereken kişilerle görüştüm. “Madem sadece faiz, gerekeni yaparız, icrayı çekeriz. Bekle.” dediler. Tekrar hukuk bürosunu aradım. Bir süre beklemelerini rica edip, sorunu çözmeye çalıştığımı söyledim. “Bu aşamada lütfen cebri icra işlemi yapmayın. Ekrana not alın, telefon numaran da şudur. Aman kefillere yazı vs. gitmesin, rezil oluruz.” dedim. “Olur tabii ki, hay hay, ne demek” şeklinde cevap verdiler. Bugün kefillerin ve benim araçlarıma haciz konulduğunu öğrendim. Bir kez daha hukuk bürosunu arayıp, bıraktığım notu hatırlattım. Ellerinde öyle bir not olmadığını söylediler. “Madem öyle, pes artık, ödeme yapacağım” dedim. İcranın kapak hesabından 50 TL fazlasını söylediler. “Yahu hiç indiriminiz vs. yok mu?” diye sordum. Yokmuş. Tamamını ödeyip kapattık dosyayı…


Be hey, kendini bilmezler. Siz süper avukat; bense kaçak, göçek, ezik borçlu değilim. Ben de avukatım. Bilmiyorsunuz ya uyarayım! Ben senet sepet gelince en kaçak borçluyu bile arayıp, “Şu güne kadar öde, yoksa icraya veririm” diyorum. Ödemede bin tane kolaylık yapıyorum. Hiç tam vekâlet ücreti aldığımı hatırlamam. Ha bunlar benim vicdanımla alakalı şeyler. Allah size de biraz nasip etsin. Siz ne derseniz deyin, ortada apaçık bir rant var. Bunun sorumlusu hesabını versin. Nezaketsizlik var. O hukuk bürosunu arayıp kulağını çekin. 1.000 TL’lik borç için üç tane araca haciz konulmaz. Sizin amacınız müfettişi rahatlatmak filan değil, avukatın canına okumak besbelli. Ayıp ve yazık… Hem de çok yazık…


Son sözüm ise, haram zıkkım olsun (Bu söz dilek ve temenni boyutundadır, içtihatlara göre suç teşkil etmez, boşuna yorulmayın)...


199 görüntüleme
bottom of page