Bir süredir şehir dışına çıkmıyorum. Şehir dışındaki bütün işlerimi benim yerime arkadaşlarım hallediyor. Yok hayır, öyle para falan da vermiyorum. Tamamen bedava. Nasıl mı? Anlatayım…
- Alo, Ebrucum nasılsın?
+ Teşekkür ederim Ozancım. Sen nasılsın?
- Ben de iyiyim. İyiyim diyorum da, ne kadar olunabilirse işte. Bir süredir konuşmamıştık, bir arayayım halini hatırını sorayım dedim.
+ İyi yapmışsın ya. Benim de ne zamandır aklımdaydı ama iş güç arayamadım hiç. Şehir dışı işlerim çok oluyor bu ara. Şimdi de Antalya’da duruşma bekliyorum zaten.
- Hadi canım. Yaa benim de ufak bir iş vardı adliyede. Söylesem bakabilir misin?
+ Olur olur. Sen bana dosya bilgilerini gönder, duruşmadan sonra halledeyim.
- Selamlar Salih Abi.
+ Ooo… Selamlar Ozanım.
- Nasılsın abi? Nasıl gidiyor hayat?
+ Bildiğin gibi be Ozanım. Koşturup duruyoruz.
- Yine nerelerde koşturuyorsun abi?
+ Nerelerde mi? Balıkesir’e geldim dün. Birkaç işim var burada.
- Ben de önümüzdeki hafta bir iş için gitmeyi planlıyordum oraya.
+ Hadi ya. Benim yapabileceğim bir şeyse…
- Aslında hâkimle ufak bir konuşma abi. İmkânın olursa çok hayra geçer, beni bir sürü zaman kaybından kurtarırsın. Zahmet olmaz değil mi sana?
+ Zahmet ne demek.
- Nasılsın hayırsız? İnsan arada bir arar, en azından sağ mıyız, öldük mü sorar.
+ Çok haklısın kardeşim. Yoğunluktan görüşemiyorum valla kimseyle. Bu haciz işleri öldürüyor adamı.
- Hep yoğunsun sen de be.
+ Öyle gerçekten. İnanmazsın bir haftadır şehir dışındayım. Pazartesi Zonguldak’tan başladım, Sinop, Ordu, Giresun derken bu sabah Trabzon’a geldim.
- Olmaz böyle tesadüf. Benim de bir haciz işim vardı Trabzon’da. Senden rica etsem, hazır oradayken benim işi de halledebilir misin?
+ Hallederim tabii ki. Zaten 15 tane dosyadan hacze çıkacağım. Bir eksik bir fazla fark etmez.
- Merhaba Dilek, nasılsın?
+ İyiyim Ozan, teşekkür ederim. Havaalanındayım da, uçağa bineceğim şimdi.
- Öyle mi? Yolculuk nereye?
+ Diyarbakır.
- Bak sen şu allahın işine. Ben de daha dün akşam “Diyarbakır’da birini bulsam da, bizim tapu işini hallettirsem” diyordum.
+ Şanslısın valla. Epey bir boş vaktim olacak benim. Ben bakarım istersen.
İşte böyle… Peki bütün bunlar nasıl oluyor? Ben kimin, ne zaman, nerede olduğunu nasıl biliyorum? Müneccim b.ku mu yedim, ilahi bir güç kulağıma bir şeyler mi fısıldıyor, yoksa hepsi tesadüften mi ibaret? Cevap: d) Hiçbiri. Sadece yaptığı her şeyi sosyal medyada hava atmak için paylaşan bir sürü avukat arkadaşım var. Mesela Süleyman bir sabah, “Atatürk Havaalanı’ndan Samsun Çarşamba Havaalanı’na uçuyor” yazıyor Facebook’a. Siz bunu görünce “bana ne ulan” derken, ben asılıyorum hemen telefona. Candan, “Muğla’da hayat varmış bee!” diye tweet atıyor. Siz, “he yavrum bir tek orada varmış hayat” diye dalga geçerken, ben asılıyorum hemen telefona. Mahmut, Bursa’da iskender yerken çektirdiği fotoğrafı yayınlıyor Instagram’da. Siz “b.k ye ulan it, önce benden aldığın borcu öde” diye söylenirken, ben asılıyorum hemen telefona.
Canım arkadaşlarım, bol bol gezin. Yiyin, için, eğlenin, işlerinizi halledin. Yerinizi bildirmeyi sakın ihmal etmeyin ama. Yeni paylaşımlarınızı merakla bekliyorum. Şimdiden teşekkürler…