Avukatlık kutsal bir iştir. Onurlu bir iş, saygın bir meslektir. Tarihin yazdığı en eski mesleklerden biridir. Bu eskilik, hadi eskilik demeyelim de kadimlik, mesleğin imajına sanki biraz gereksiz asabiyet ve ciddilik katmaktadır. Mesela cübbe, mesela yüksek kürsü, mesela “bizde olmasa bile” hani o ilk akla gelen tokmak, siyah ciltli kanunlar ve kahverengi mobilyalar sıkıcı değil mi? Sinemaya yansımış hukuk filmlerine bir bakın, anlatmak istediklerimi göreceksiniz. Sıkıcıdır sanatı bile. Kruvaze ceketlerin veya tayyörlerin içinde bond çantalı avukatlar tek mekanlık çekimlerde yapılan duruşma sahnelerinde sadece konuşurlar. Allahtan biz hukukçular için dava konuları ilgi çekicidir de sıkılmadan izleriz. Ama hukukçu olmayan diğer seyircilerin vay haline! Neticede Türk dizilerinde boşanma sahnelerinde cumhuriyet savcısının mütalaa vermesini yadırgamayan ahalimiz o filmlerden de çok sıkılır diye düşünüyorum.
Peki biz istemez miyiz bizim işimiz de renkli olsun? Civcivli olsun? Güncel olsun? En azından dava dilekçelerimizi yazarken emoji kullanabilelim? Davamızın kabulü isteminin yanına kalp ve açık iki avuç, davanın reddinin yanına dil çıkarmış surat, yargılama gideri ve vekalet ücreti isterken dans eden insan figürü? İstemez miyiz teknolojiden faydalanmayı? İsteriz tabii ki… Peki sıkı durun, şimdi artık güncel teknolojik trendleri meslek içinde kullanmanın çok ötesinde, adeta fantastik bilim kurgu tadında bir mesleki teknolojik gelişmemiz var. Hayırlı olsun. Henüz tanışmadıysanız bile mutlaka bir gün tanışacaksınız. İşte karşınızda “sistem”!!!
Sistem Vol. 1
- Alüüüv, avukat abi napiyoon?
- Sağolun, buyrun, kimsiniz?
- Cabbar abi ben, eski mahalleden.
- Tanıyamadım Cabar ben seni.
- Cabbar ben abi, hani Anadolu Mahallesi’nde senin dayıngil bir dönem oturmuştu, sen onlara gelirdin de sokağın köşesinde oturan Hafizegil’in yeğeni Hurşit’in sınıf arkadaşıydım ben. Arsada maç yapmıştık bi keresinde. Sen kaleciydin, sert şut çekmiştim de senin gözlüğün kırılmıştı. Bildin mi?
- Evet Cabbar?
- Ya abi sorma sana işim düştü! Şimdi ben uzun süredir gurbetteyim. Adresim kayınvalidemin adresi görünüyor. İşte bugün oraya postacı tebligat getirmiş. Ben olmayınca da vermemiş. Bir bilgi de bırakmamış.
- Eeee?
- Sence ne abi bu?
- Ne bileyim Cabbar, ben müneccim miyim?
- Estağfurullah abi! Ama yani benim kimseyle bir şeyim yok ki neden olabilir dersin?
- Bilmiyorum kardeşim, nereden bileyim? Tebligat geldiyse vardır illa bir şeyin.
- Hah! İşte abi. Sen ona sizin sistemden bir baksan neymiş o gelen, ha abim, bakıp bana bilgi versen?
- Hangi sistem?
- Abi var ya sizin hani, bakıp görüyorsunuz, kimin davası varmış kimin şeyi varmış! Hani her şeyi gördüğünüz.
(Yurdum insanının bu cahil cesaretine hayranımdır oldum olası. Yani aklına yatan en yakın bilim kurguyu kendine gerçek olarak kaydeder, ona inanır ve onunla yaşar. Mesela bu cümlede de “küçük sırrınızdan haberim var, ben de kulüptenim, beni öteleme” iması var. Abi var ya hani siz de derken bile seni salak yerine koyuyor, “senin haberin yok galiba bu teknolojik gelişmeden” der gibi.
- Cabbar, bizim öyle bir sistemimiz filan yok kardeşim. Evde yoksan muhtara tebligat yapılmıştır. Git muhtardan tebligatına bak, oku. İşte ne ise konu içinde yazıyordur.
(Cabbar’ın paçasını o yüksek bilimkurgudan tutup, mahalle muhtarının kapısına çekince bozuluyor haliyle. Bana mı inanacak, kafasındaki bilim kurguya mı?)
- Abi ben yine teeceemi versem de sen bir baksan, olmuyor mu öyle?
- Olmuyor, çat!
Allahım bu inanmışlık bu adanmışlık öldürecek beni. Hayır yakında ben de inanmaya başlayacağım bu insanlarla muhattap ola ola…
Sistem Vol. 2
- Alooov, avukat abi merhaba..
- Merhaba Şefik Bey nasılsınız? Buyrun yardımcı olayım.
- Avukat abi beni boşamıştın ya 10 sene önce hani! Eline sağlık, iyi oldu, çok güzel oldu, lakin ben bu eski karıma nafaka ödemekten yoruldum. Yeni karım da çok içerliyor bu işe. Ee ben on sene oldu eski karımı da hiç görmüyorum.
- Ee-e?
- E si abi bu evlenmiş, etmiş olmasın?
- Olabilir.
- E abi sen buna sizin sistemden bir baksan. Evlenmiş mi?
- Ne sistemi Şefik Bey, nüfus müdürü müyüm ben, nereden bileyim?
- Peki abi evlenmemişse de biriyle aynı adreste nikahız yaşıyorsa onu görebilir misin?
- Göremem Şefik Bey. Size iyi günler. Çat.
Oha artık, bizim bizden habersiz sisteme bak sen hele. Nüfus verilerinden özel hayatın takibine kadar her yol var sistemde! Olsa güzel olur aslında...
Sistem Vol. 3
- Efendim Elif Hanım.
- Avukat bey hani bana geçen motorsiklet çarpmıştı da dava açılmıştı ya hani.
- Evet Elif Hanım, asliye ceza dosyası halen devam ediyor. Sonucuna göre tazminat davanızı da açacağız.
- Ya avukat bey, onun için Ankara’dan bir avukat aradı da, yüksek tazminat çıkartıyormuş o avukat, ona verdik o yüzden. Siz de çok meşgulsünüz bu sıralar malum, yormak istemedik hiç sizi, o yüzden yani verdik.
- E-ee?
- E şimdi bu avukat tazminatı karşıdan almış, bizim de hesabımıza 3 kuruş yatırmış. Siz şimdi sistemden bir baksanız, bu avukat kaç kuruş almış karşıdan, bize kaç kuruş yatırması gerekirken kaç kuruş yatırmış, bunu iyi bir incelesiniz sistemden. Sonuçta vekaletim var yani sizde. Sistem en doğrusunu bilir diye düşünüyorum. Yanlış mıyım?
- Çat!
Sisteme bak, emek hırsızı lan bu resmen. Yahu böyle bir sistem gerçekten var da ben mi bilmiyorum? Ofisi bir dolaşayım bakayım.
Sistem Vol. 4
Muzaffer var müvekkilim. Aynı konu ile ilgili daha önce üçer ay arayla 3-4 kere heyecan, panik, korku, sinir, stres ile aradı. Konu şu; alacaklı olduğu bir müteahhitten alacağına karşılık daire satın almış. Daire hem başkasına ipotekli, hem müteahhit daha buna tapuyu vermeden daireyi başkasına satmış. Bir avukat var bunu arayan daireden çıkması için. Avukat bunu her aradığında bu da müteakiben beni arıyor.
- Avukat bilmem kim aradı, şunu dedi, bunu dedi, tahliye dedi, dava dedi, ben haklıyım vs.
- Muzaffer elinde ne evrak varsa getir, inceleyelim. Bakalım ne yapabiliriz.
- Tamam abi, getireyim de sen bir bak.
(Gelmedi. Yukarıdaki konuşmayı 3-4 kez yaptık. Avukat her aradığında bu da beni aradı. Ama hiç gelmedi. Evrak filan getirmedi. Gelmeyeceğini hep bildim zaten. Onunkisi psikolojik bir rahatlama, beni arayıp iç dökme. Belki eşine hava atma “bak benim de avukatım var, danışıyorum” şeklinde. Derken bir gün yine aradı.)
- Aloooh, avukat abi.
- Efendim Muzaffer.
- Hani şu beni hep arayan avukat var ya.
- E-ee?
- Ha işte onun adı neydi?
- Ne bileyim ben neydi?
- Ya lazım oldu o bana, ismi lazım acil!..
- Ya Muzaffer benim isim hafızam yok ki, hatırlamıyorum. Hem sen aynı şeyleri çok hızlı konuşuyorsun, unutmuşum kusura bakma.
- Ya abi sana hafızandan mı hatırla diyoruz allah allaaah. Sen ona sistemden baksana!
- Sistemden mi bakayım? Hangi sistemden?
- Ya abi sizin yok mu sisteminiz, avukat adları filan.
- Tamam bakayım Muzaffer, ne yazayım sisteme senin avukatı çağrıştıracak? Genç mi yaşlı mı, sarışın mı esmer mi, uzun mu kısa mı, nasıl sorayım Muzaffer?
- Ya abi canım burnumda zaten, bir de sen dalga geçme allaşkına. Yaz işte, müteahhit Rüstem Çapanoğlu’nun avukatı yaz. Çıkar. Ara beni bulunca. Çat!
Evet sistem var. Yoksa siz hala tanışmadınız mı? Ofisinizde var ama siz henüz göremiyorsunuz. Görmeniz gerektiğinde göreceksiniz. İçtiğiniz haplara dikkat edin. Mavi hapı seçin. Kırmızı kötü! Maviyi seçerseniz ve iyi bir avukat olursanız siz de sisteme girebilirsiniz.
Ne? Cansel Hanım’la Ahmet Bey mi gelmiş? Bekliyorlar mıymış? Beklemesinler gitsinler. Teeceelerini ve DNA örneklerini bıraksınlar. Vekalete gerek yok, açarım ben davalarını sistemden. Babadan kalma çevirmeli telefonu getirin bana. Skati güvenli bir hat ayarla. Sisteme giriş yapıyorum. Beyin hücrelerinde gezip, tüm hukuki geçmişlerini araştıracağım. Olası hukuki ihtiyaçlarını tespit edip, hepsini çözeceğim. Ne diye gelip zahmet ediyorsunuz, aramanıza bile gerek yok. Ben sorununuzu hisseder, anında sistemden çözerim. Benim Sistem Son Sistem!!!